NEDEN ÖLEN HEP BİZİM ÇOCUKLARIMIZ

Neden ölen hep bizim çocuklarımız?



Ölümleri de, sebepleri de paslı kör bir bıçak gibi yüreğimize saplanıyor.
Sabah bir dost meclisinde tamamen farklı bir sebeple yine aynı soru geldi gündeme.
Yaklaşık iki yıl önce Birgün gazetesinde okumuştum, çok etkilenmiştim. hafızamda iz
bıraktı.
Paylaştım dostlarla '' bizim çocuklarımız bıçak sallamayı bilmez fakat bıçaktan da korkmazlar''
Çok yalın bir doğru.
Fakat çok ta acı. Döke saça gidiyoruz, evlatlarımızı.
Haksızlık mı gördüler, kendilerine yapılması değildir onları ilgilendiren,
 haksızlığın doğrudan kendisi.

 Karşı dururlar.
 ''Bana dokunmayan yılan '', '' her koyun kendi bacağından ''
onların aldırdığı atasözleri değildir.

Evinde ne gördü ise odur hayat, çocuk için.
Sevgi ile, şefkat ile büyüyen çocuğa bağıran çağıran, sert, her şeyi bilen iradeyi kabul
ettiremezsin.
Şiddetin hakim olduğu ailede yetişen çocuğun harcıdır o.

Kolayıdır da işin aslında. Senin yerine her şeyi düşünen biri. Büyük lükstür aynı zamana.
Sorumluluktan kaçarsın.



Deniz yirmili yaşlarının daha başında asıldığında, Rodrigo'nun gitar konçertosunu da
dinlemişti. O selvi  boyunu aşan kitaplar da okumuştu.
Ne dolu bir yaşam.
Onları budamadık kökünden kestik.
Kalanların müzikle, kitapla, sanatla alakaları ortada.
Durumumuz da ortada.
Şimdilerde ödediğimiz daha o zamanların bedeli.

Karga yuvadaki yavruları için yiyecek ararken mangalcıları görüp, mangaldan et çalmaya
niyetlenir, fakat günahından da korkar. Aklına ormanın bilgesi baykuşa danışmak gelir.
Sorar ''bugün et çalsam cezasını ne zaman görürüm..?''
Baykuş cevap verir ''45 gün sonra''
Karga hesap eder 45 güne kadar yavrular büyüyüp yuvadan uçar, diye ve eti çalıp
yuvaya bırakarak tekrar uçar. Döndüğünde ete yapışan köz nedeni ile yuvanın
yavrularla birlikte yanıp kül olduğunu görür.
O sinirle tekrar baykuşa gider. ''Hani der 45 gün sonra cezası çıkar'' demiştin diye
bağırır çağırır, veryansın eder.
Baykuş sakince sorar ''daha önce et çaldın mı'' diye, evet cevabını alınca der ki
''bu çektiğin onun cezasıdır, yeni çaldığına daha var'' .

Bizler araya zaman girince yaptıklarımızın yanımıza kar kaldığı delaletine düşeriz.
Ben bunu hak edecek ne yaptım'ın cevabı orada gizlidir aslında.


''Onun canı yok mu?'' diyerek sizi büyüten bir anneniz oldu ise
bin düşünür bir söylersiniz.
Ne kadar haksız olursa olsun bir başkası için kötü bir söz sarf ettiğimde annem
her defasında beni böyle azarlamıştır.
Onu sevgi ve özlemle yad etmeden olmaz.

Ne zaman  değişir, bütün bu olanlar?
Yuvalarımızda sevgi egemen olduğunda,
 yansımasını yurdumuzda da göreceğiz.

Peki bu kadarcık ta olsa nasıl mı hala ayaktayız?






Aldıkları yardım parası ile kıt kanaat geçinmeye çalışırken,
 rızklarını başka canlılarla paylaşan, her şeyleri olan yuvalarını
kaybedip, besledikleri kedilerinin fedakarlık dolu analık duygularına,
ve canını kaybetmesine ağlayan bu iki değerli insan ve onlar
gibiler sayesinde, bence.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

1600/14000

BAHARA MERHABA PARTİSİ